HOCALI KATLİAMI ve KARABAG SAVASI

            
Hocalı katliamı, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesinde ki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistana bağlı askerler tarafından vahşice katledilmesi olayıdır.
            Karabağ Savaşı, Azerbaycan Sovyet Sosyalit Cumhuriyeti'ne bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı'nın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bırakılmasını isteyen Ermeniler ile bunu kabul etmeyen Azeriler arasında yaşanan ve Sovyetler Birliği'nin dağılması ile Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında çatışmaya dönen bir savaştır.
            Şubat 1988'de başlayan Karabağ Savaşı, Mayıs 1994 te Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Azerbaycan, Ermenistan, Dağlık Karabağ ve Rusya yetkililerinin arasında imzalanan Bişkek Protokolü ile son bulmuştur. Bu ateşkes antlaşması günümüzde hala devam etmektedir.
            Karabağ Savaşı esnasında, Azerbaycan'a karşı, Ermenistan ve Dağlık Karabağ bulunurken; Fransa ve Rusya'nın Ermenilere olan yardımı da bilinmektedir. Hiçbir ülke Azerbaycan'a yardımda bulunmazken, Ermenilerin Azeri Türklerini katletmesine Türkiye'de göz yummuştur. Olaya her zaman olduğu gibi Ülkücü Hareket sessiz kalmamış ve Başbuğ Alparslan Türkeş, gizli yetiştirdiği ve Rüzgar Birliği ismini verdiği 600 kişilik orduyu Azerbaycan'a göndermiştir. Bu ordunun komutanı ise Yusuf Ziya Arpacık'tır.
            Hocalı Kasabası, Ermeniler için önemli bir askeri hedef noktasıydı. Kasaba Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs noktası olarak kullanıldığı için, Ermeniler tarafından sürekli top ateşine tutulmaktaydı. Aynı zamanda kasaba, havalimanı için bölgede ki tek üs noktasıydı.
            25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece Ermeniler bölgedeki 366. Alayın da desteğini alarak, kasabanın giriş ve çıkışlarını kapattılar. Kasabanın 3 tarafında ki yükseklikten inerek kasabayı işgal altına almaya çalışan yaklaşık 2000 ermeni askeri, sivil halkı kasabanın doğusuna sıkıştırdı. Sürekli ateş eden Ermeniler, daha sonra bıçakları kullanmaya başladılar.
            Azerbaycan verilerine göre, kasabada sivil, eli silahsız 7000 kişi yaşamaktaydı. Genç yaşlı, çocuk kadın ayrımı yapmadan, 83 ü çocuk, 106 sı kadın 70 den fazla yaşlı toplam 613 sivili katlederek öldüren Ermeniler, aynı zamanda 473 kişiyi ağır yaralı olarak bıraktı. 1275 kişi rehin alındı, 150 den fazla kişi kayboldu geriye kalanlar ise canlarını zar zor kurtardı.
            Gün ağardığı zaman her şey daha net bir şekilde ortalığa çıktı. Ermeniler, vahşice katlettikleri Azeri şehitlerin üzerinde işkence yapmışlardı. Kafa derileri soyuldu, şehitlerin cesetleri yakıldı, diri diri toprağa gömüldüler, organları alındı ve hatta hamile kadınların karınları açılarak, kocalarının kafaları koyuldu ve tekrar dikildi. Bu duruma tüm Dünya sessiz kaldı ama bu açık ve net soykırımdı, katliamdı.
            Ermeniler, olayın 27 Şubat 1988 de yapılan  Sumgayıt Pogromunun intikamı olduğunu savundular.
            Bütün Dünya bu katliama sessiz kalırken, Peru, Meksika, Kolombiya, Pakistan gibi ülkeler soykırım olarak tanımladılar.
            Türkiye ise, ne katliam ne soykırım olarak tanımlamıştır. Günümüzde bile hala bir tepki koymamıştır ortaya. Bu ülkede Hrant Dink adlı ermeni öldürüldüğü zaman, "Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrantız' diye slogan atan, bağıran, çağıran bir ülke, Azeri Türklerinin katledilmesi olayına göz yummaktadır.
           

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder