Karabağ Savaşı, Azerbaycan Sovyet
Sosyalit Cumhuriyeti'ne bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı'nın Ermenistan
Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bırakılmasını isteyen Ermeniler ile bunu kabul
etmeyen Azeriler arasında yaşanan ve Sovyetler Birliği'nin dağılması ile
Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında çatışmaya dönen bir
savaştır.
Şubat 1988'de başlayan Karabağ
Savaşı, Mayıs 1994 te Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Azerbaycan, Ermenistan,
Dağlık Karabağ ve Rusya yetkililerinin arasında imzalanan Bişkek Protokolü ile
son bulmuştur. Bu ateşkes antlaşması günümüzde hala devam etmektedir.
Karabağ Savaşı esnasında,
Azerbaycan'a karşı, Ermenistan ve Dağlık Karabağ bulunurken; Fransa ve Rusya'nın
Ermenilere olan yardımı da bilinmektedir. Hiçbir ülke Azerbaycan'a yardımda
bulunmazken, Ermenilerin Azeri Türklerini katletmesine Türkiye'de göz
yummuştur. Olaya her zaman olduğu gibi Ülkücü Hareket sessiz kalmamış ve Başbuğ
Alparslan Türkeş, gizli yetiştirdiği ve Rüzgar Birliği ismini verdiği 600 kişilik
orduyu Azerbaycan'a göndermiştir. Bu ordunun komutanı ise Yusuf Ziya
Arpacık'tır.
Hocalı Kasabası, Ermeniler için
önemli bir askeri hedef noktasıydı. Kasaba Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri
tarafından üs noktası olarak kullanıldığı için, Ermeniler tarafından sürekli
top ateşine tutulmaktaydı. Aynı zamanda kasaba, havalimanı için bölgede ki tek
üs noktasıydı.
25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece
Ermeniler bölgedeki 366. Alayın da desteğini alarak, kasabanın giriş ve
çıkışlarını kapattılar. Kasabanın 3 tarafında ki yükseklikten inerek kasabayı
işgal altına almaya çalışan yaklaşık 2000 ermeni askeri, sivil halkı kasabanın
doğusuna sıkıştırdı. Sürekli ateş eden Ermeniler, daha sonra bıçakları
kullanmaya başladılar.
Azerbaycan verilerine göre, kasabada
sivil, eli silahsız 7000 kişi yaşamaktaydı. Genç yaşlı, çocuk kadın ayrımı
yapmadan, 83 ü çocuk, 106 sı kadın 70 den fazla yaşlı toplam 613 sivili
katlederek öldüren Ermeniler, aynı zamanda 473 kişiyi ağır yaralı olarak
bıraktı. 1275 kişi rehin alındı, 150 den fazla kişi kayboldu geriye kalanlar
ise canlarını zar zor kurtardı.
Gün ağardığı zaman her şey daha net
bir şekilde ortalığa çıktı. Ermeniler, vahşice katlettikleri Azeri şehitlerin
üzerinde işkence yapmışlardı. Kafa derileri soyuldu, şehitlerin cesetleri
yakıldı, diri diri toprağa gömüldüler, organları alındı ve hatta hamile
kadınların karınları açılarak, kocalarının kafaları koyuldu ve tekrar dikildi.
Bu duruma tüm Dünya sessiz kaldı ama bu açık ve net soykırımdı, katliamdı.
Ermeniler, olayın 27 Şubat 1988 de
yapılan Sumgayıt Pogromunun intikamı
olduğunu savundular.
Bütün Dünya bu katliama sessiz
kalırken, Peru, Meksika, Kolombiya, Pakistan gibi ülkeler soykırım olarak
tanımladılar.
Türkiye ise, ne katliam ne soykırım
olarak tanımlamıştır. Günümüzde bile hala bir tepki koymamıştır ortaya. Bu
ülkede Hrant Dink adlı ermeni öldürüldüğü zaman, "Hepimiz Ermeniyiz,
Hepimiz Hrantız' diye slogan atan, bağıran, çağıran bir ülke, Azeri Türklerinin
katledilmesi olayına göz yummaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder